Televizyon dizileri, her zaman hayatımızın bir parçası olmuştur. Tüm planlarımızı dizilerin yayınlandıkları gün ve saatlere göre ayarladığımız dönemler de olmuştur. Eş dost ile olan sohbetlerimizde bile diziler kendilerine yer bulmuştur. Günümüzde televizyon dizileri yerini internet diziciliğine bırakmış olsa da hala bir bölümü için aylarca beklediğimiz ve ülke gündemine oturttuğumuz dizilerimiz olmuştur. .2000’lerin başlarında yayınlanmaya başlayan dizilerin çoğu, eski mahallede geçen samimi komşuluk ve arkadaşlık ilişkilerini mizahi bir dille anlatan diziler olarak karşımıza çıkmaktadır. Gerçeğe yakın en doğal diyalogların olduğu, başarılı oyunculuklarla hayat bulan özgün karakterler ile bu karakterlerin orijinal cümleleri ve sıcak aile hayatlarının, insanların birbirine olan bağlılıklarının anlatıldığı hikayelerdir bu diziler. Bu dizilerde samimi duyguları, samimi oyunculukları ve kendimizden bir şeyler bulabildiğimiz için çok sevmiş, tekrarlarını bile defalarca izlemişizdir. İşte sizin için 2000’lerde yayınlanan en iyi Türk dizileri.
“Dağlar, taşlar, uçuşan kuşlar, kavlini tutmayanı cadılar dürtüşler.”
Birbirlerine çılgınlar gibi aşık, ama çocukları olmayan bakkal Vahit ve eşi Zeliha, yıllar önce köyden İstanbul’a kaçmışlardır. Vahit, babasını ikna ederek kelepir bir ahşap ev satın almıştır. Vahit ve Zeliha, bu evi yıllarca öğrenci gençlere kiralayarak hem geçimlerine katkı sağlarlar, hem de öğrencilere bir ana gibi sahip çıkan Zeliha’nın çocuk özlemini dindirmeye çalışırlar.
Günlerden bir gün, 7 numaralı ahşap evin üst katını çevre mühendisliği öğrencisi dört kız tutar. Birbirlerini yurtta tanımışlar ve hemen kaynaşmışlardır. Hepsi Anadolu’nun büyük kentlerinden üniversite okumak amacıyla İstanbul’a gelmişlerdir. Bir gün, Bakkal Vahit’in memleketteki ağabeylerinin ikisinin oğlunun da İstanbul’da üniversite kazanacağı tutar. Başka ağabeyinin oğlu da, babasını üniversite kazanacağı tutar. Farklı bir ağabeyinin oğlu da, babasını üniversiteyi kazandım diye kandırarak ticarette büyük atılımlar yapmak amacıyla “Akarı yok kokarı yok, temiz iş” felsefesi ile amca oğullarının arasına karışır. Katıksız taşralı olan ve daha önce İstanbul’a dair hiçbir fikirleri olmayan bu üç delikanlı da, 7 numaranın alt katına yerleşirler.
Dört şehirli genç kız ile üç köylü oğlan aynı çatıyı paylaşacaklardır. Birbirlerine hiç benzemeyen hayat tarzları nasıl uzlaşacaktır? Aralarındaki kaçınılmaz çatışmaya çözümler ararken, nasıl bir demokrasi sınavı vereceklerdir? Olaylar, duygusal bir komedi diliyle anlatılır.
Türkiye’de yapılan komedi dizileri arasında başı çekenlerden birisi olan 7 Numara’nın en büyük özelliklerinden biri ise yöresel dilin mizah içerisinde ustaca kullanılmasıdır.
“Bir kız kardeşlik çıkmazı olarak Şaşıfelek, birbirine yurt olan kadınların hikayelerinde gezindirir bizi.”
Şaşıfelek Çıkmazı, işler ters gitse de bir şekilde düzlüğe çıkan, mutlu olmayı başaran, hayatın acı tatlı her yönünü doyasıya yaşayan karakterlerin olduğu bir mahalledir. Bu mahallede yaşayanlar aşkı dostluğu da, iyiyi kötüyü de birlikte yaşar; birlikte güler, birlikte ağlarlar.
Dizinin en akılda kalan kısmı ise mahalledeki güçlü kadınların hikayelerini samimi diyalogları ile anlatmasıdır.
Dizinin hikayesi siyasi görüşlerinin farklılıkları sebebiyle araları açılmış iki eski dost olan Rıza ve Şevket’in çocuklarının birbirlerine aşık olmasını ve aşklarının ilgili dönemin siyasi gelişmeleriyle nasıl etkilendiğini anlatmaktadır. İlk sezonda bu aşkla birlikte; 27 Mayıs darbesi öncesi, Adnan Menderes’in uçak kazası, 27 Mayıs darbesi, Adnan Menderes’in idam edilmesi ve 27 Mayıs Darbesi sonrası günleri aktarılırken, karakterlerin üzerinden konu ilerlemiş ve ilk sezonun ikinci kısmından itibaren 1960’ların sonları ve 1970’lerin başlarındaki sol öğrenci grupları ve daha sonrasında yaşanan çeşitli siyasi gelişmelere ve olaylara yer vermiştir. Dizinin bölümleri arasında sık sık dönemin yayın organlarının haberlerinden kesitler sunulur. Dizide ‘Rıza Ünsal’ karakteri ile Demokrat Partililerin çektiği sıkıntılara dikkat çekilirken, Defne, Deniz ve Harun karakterleri ile devrimcilerin yüzleşmek zorunda olduğu durumlara dikkat çekilir.
Türk dizi tarihinde çekilmiş en başarılı dönem dizisi diyebiliriz Hatırla Sevgili için. Yasemin-Ahmet aşkı çevresinde izlediğimiz 1960-1980 yılları arasının politik durumunu gözler önüne seren dizinin tarafsızlığı tartışılıyor olsa da dizi, seyirciye etkileyici müzikleri ve Necdet’in Yasemin’e hissettiği karşılıksız aşkını başarılı bir şekilde hissettiren Okan Yalabık’ın oyunculuğuyla da izlettirmeyi başarıyor.
“Ekmek aslanın midesinde, birde ekmek teknesinde.”
Jenerik müziğini duymaya başlayınca bile mahalle samimiyetini, aile sıcaklığını hissetmeye başlatan bir dizidir Ekmek Teknesi. Entrikaların olmadığı, doğal, içten ve özgün karakterlerin olduğu bir hikayedir. Her karakterin kendine ait hafızalara kazınmış replikleri vardır: “Ömrümü yedin lan Jale”, “Anşante monşante krem şante mercidabık” gibi..
Kirli ve Cengiz’in doğal arkadaşlıkları, Heredot Cevdet’in “Selamun aleyküm, kahve milletinin insanları” diyerek girdiği kahvede anlattığı hikayeler ile, Fırıncı Nusret ve 5 kızının hikayesi 2000’lerin başında herkesi ekran başına kitlemiştir.
Dizi, orta direk Türk aile yapısını temsil etmede başarılı bir örnek olarak Türk halkı tarafından benimsenmiştir. Özellikle, Türk dilinin kullanımındaki özen ve unutulmaya yüz tutmuş deyim ve atasözlerinin bol bol kullanılması ile dikkat çekmiştir.
Dizi İstanbul Kuzguncuk’ta çekilmiştir.
“35 yaşındayım. Daha hiçbir şey yaşamadım ki ortasında olayım hayatın. Ama kenarındayım hem de en kenarında, bizim mahalle gibi şehrin dibinde…”
Olcay ve kızı Duru sürdürdükleri rahat ve güzel yaşamı, Olcay’ın eşi Engin’in intihar etmesi sonucu kaybederler. Artık zengin değillerdir. Engin’in iflas ederek intihar etmesi sonucu evlerini de kaybederek yepyeni bir hayat için yepyeni bir mahalleye taşınmak zorunda kalırlar. Artık hayatları hiçbir zaman eskisi gibi olmayacaktır.
AZİZE ADIBELLİ
Diğer blog yazılarımıza göz atmayı unutmayın!
Deja Vu: Gerçeklikteki Gizemli Yansımalar Bir yerde, bir olayda veya bir konuşmada, birdenbire geçmişten tanıdık…
Güneş Tanrısı Helios, atlı arabası ile geceden gündüze yolculuk yaparken büyüyen oğlu Phaeton hazin sonu…
Güçlü bir toplumun temelini atan, özverili çalışmalarıyla tarih boyunca iz bırakan Türk kadını ve onların…
Kadınların güçlü bir şekilde isyan ettiği tarih olan 8 Mart, dünya genelinde kutlanan ve kadın…
Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi koordinasyonunda ilki 2019 yılında, üniversiteler, kamu-özel sektör kurumları ve meslek odalarının…
Türkiye'nin İlk Uzay Yolculuğu başladı. Türk Astronot ve Bilim Misyonu Projesi kapsamında ilk Türk astronotu…