Hayvan Çiftliği – George Orwell (Kitap İncelemesi)
Bugün, ülkemizde daha çok Bin Dokuz Yüz Seksen Dört romanıyla tanınan, ünlü İngiliz yazar George Orwell’ın İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru yazdığı Hayvan Çiftliği adlı romanını inceleyeceğiz. Roman Stalin rejimini eleştirir. Eline güç geçen kesim, ellerine geçen gücün esiri olur ve herkesin eşit olduğu bir çiftlikte bazı hayvanlar daha eşit olur.
“İnsan üretmeden tüketen tek yaratıktır. Süt vermez, yumurta yumurtlamaz. Sabanı çekecek gücü yoktur. Tavşan yakalayacak kadar hızlı koşamaz. Yine de tüm hayvanların efendisidir.”
Roman kalabalık bir hayvan çiftliğinde geçmektedir. Çiftlik sahibi Mr. Jones çiftlikteki hayvanları gece gündüz çalıştırmakta bu yoğun ve ağır çalışmanın karşılığında onları doğru dürüst beslememektedir. Yine çiftlikte yoğun geçen bir günün akşamı, diğer hayvanlardan yaşça daha büyük ve saygın olan Koca Reis adındaki bir domuz tüm hayvanları ahırda toplar. Koca Reis daha önce görülmemiş bir başlangıca sebep olacaktır.
“Bütün insanlar düşmandır. Bütün hayvanlar yoldaştır.”
Koca Reis tüm hayvanlara özgür olmak için bir devrim çağrısı yapar. Tüm emek ve ürünler onlarındır, kendilerini sömürenlerden kurtulmaları gerektiğini ve bunun sonucunda da herkesin mutlu ve özgür bir dünyada yaşamaya hakkı olduğunu, özgürlükleri için sonuna kadar savaşmaları gerektiğini söyler. Onları örgütlenmeye davet eder ve birkaç gün sonra ölür. Bunun ardından hayvanlar bir gün çiftlikte isyan başlatır ve işte o zaman her şey değişir.
“İnsanoğlu kendinden başka hiçbir yaratığın çıkarını gözetmez.”
Birtakım yeniliklere başlanır, çiftliğin “Beylik Çiftliği” olan adını değiştirip “Hayvan Çiftliği” koyarlar, Bay Jones’a ait ev dışında, insanları hatırlatan her şeyi yakarlar. Evin ise, müze olarak korunmasına karar verirler. Tüm hayvanların en zekisi olarak bilinen ve diğer domuzlardan daha çok
dikkat çeken Snowball ve Napoleon adındaki iki domuz, liderlik vasfını hemen üzerlerine alır ve çiftlik için yedi emir ve temel ilke oluşturulur. Buna göre bütün hayvanlar;
1- İki ayaküstünde yürüyen herkesi düşman olarak bilecek.
2- Dört ayaküstünde yürüyen ya da kanatları olan herkesi dost olarak bilecek.
3- Hiçbir hayvan giysi giymeyecek.
4- Hiçbir hayvan yatakta yatmayacak.
5- Hiçbir hayvan içki içmeyecek.
6- Hiçbir hayvan başka bir hayvanı öldürmeyecek.
7- Bütün hayvanlar eşit sayılacaktır.
Bu yedi emri hiç öğrenemeyen koyunlara ise, Snowball tüm emirleri kısaca “dört ayak iyi, iki ayak kötü” olarak öğretmiştir. Koyunlar bu sloganı beğendiklerinden, neredeyse her toplantıda hep bir ağızdan söylemektedir.
Çiftlikte artık işler yolunda gitmektedir. Tüm hayvanlar hep birlikte çalışıp, o yılın hasadını yapıyor. Herkes gücü ve yeteneğine göre çalışıyor, Pazar günleri ise kimse çalışmıyordu. Pazarları sadece bayrağın göklere çekilmesinin ardından toplantı yapılarak gelecek haftaki işler veya kararlar konuşulup karara bağlanıyordu
Hayvan Çiftliği oldukça akıcı ve bir solukta yorulmadan, sıkılmadan okunabilen bir kitap. Roman masalsı anlatımla yazılmış ancak oldukça çarpıcı siyasi bir hiciv örneği niteliğinde.
Orwell, bu romanında Sovyet devriminden sonraki yönetime ve Stalin’in diktatör rejimine eleştirilerde bulunuyor. Kitapta dönemin ezilen halkından tutun, siyasi gücün zehriyle hırslanıp, kutsal olarak görülen değerleri bile kendi lehine çeviren politikacılara, medya propagandasına ve daha bir sürü gerçeğe rastlamak mümkün. Orwell’ın kitapta kendi dönemini eleştirdiği görülse de hem geçmişe hem günümüze yönelik farklı çıkarımlar yapılabilir.
Rejimler değişse bile yerine geçen baskıcı yönetimler, halka sözleriyle güzel vaatlerde bulunarak onların salt bu söze inanmalarını ister. Arka planda ise halkı eğitimsiz, cahil bırakma ve sorgulamayan bir kitle oluşturma politikası yürütür. Kendi özgürlüğü ve zenginliği tüm toplum problemlerinden ve toplumdan daha önemlidir çünkü eline geçirdiği gücün büyüsü baş döndürücü ve zehirlidir.
“Bütün hayvanlar eşittir, ama bazı hayvanlar öbürlerinden daha eşittir.”
Evde kaldığımız bu günlerde vaktimizi değerlendirmek ve günümüzün keyifli geçmesini sağlamak adına, okunabilecek kaliteli kitaplardan olduğunu düşünüyorum. Şimdiden keyifli okumalar dilerim.
Kaynakça:
https://dergipark.org.tr
AYŞE ÖNAL