Sinemaya Dair: Berk Gün “KafeinSiz Sinema” ile Röportaj
#FİGLive Sinemaya Dair etkinliği kapsamında düzenlediğimiz Instagram canlı yayınında bizlere Sevgili Berk Gün “KafeinSiz Sinema” eşlik etti. Moderatörlüğünü Hasan Şen’in yaptığı canlı yayın 18:00’da başladı ve yaklaşık 35 kişi katıldı. Sohbet tadında ilerleyen akışla, hem Berk Gün’ü daha yakından tanıdık hem de sinema hakkında eğlenceli bir sohbet gerçekleştirdik.
Kendinizden bahsedebilir misiniz? Berk Gün kimdir?
Berk Gün: “Biraz karışık biridir. İlk başta müzik içerikleri üreterek başladım rock müzik üzerine internet siteleri fan sayfaları, resmi fan sayfaları resmi siteler yaparak başladım. Daha sonra Hürriyet’e girdim haber yapmaya başladım. Sonra oradan ayrıldım ara yüz tasarımı yapmaya başladım internet sitesi yaptığım için o alana kaydım. Sonra dedim ki ben başkasının yanında çalışmayı sevmiyorum kendi işimi yapayım kendi işimi kurdum. 5 yıl boyunca birçok firmaya Nike’a Redbull’a etkinlik alan tasarımından logolara bir sürü şey yaptım. Sonra dedim ki madem hazır para kazanıyorum ben bunları yaparken asıl sevdiğim şey yapayım böylelikle KafeinSiz Sinemayı kurdum. Sinema ve dizi üzerine içerikler üretiyoruz 2014’ten beri.”
O zaman renkli geçen bir hayatınız olduğunu söyleyebiliriz?
Berk Gün: “Çileli bir hayatımız olduğunu söyleyebilirim. Yani kültür sanat üzerine içerik üretmek pek akıl kârı sayılmayabilir Türkiye’de. Biraz deli işi yapıyormuş gibi hissediyorum kendimi.”
Peki Berk Bey, izlemeyi en çok sevdiğiniz kadın ve erkek oyuncu kimdir?
Berk Gün: “Bu söyleyeceklerim en iyi oyuncu olduğunu düşündüğüm anlamına gelmesin çünkü değil. Nedense Tom Cruise’a karşıya özel bir ilgim var erkek oyuncu olarak. Bu zamanında Parliament Sinema Kulübü vardı pazar akşamları saat 7 de hep iyi bir filmler yayınlanırdı. Bu biraz ondan kaynaklanıyor olabilir onu benim izlediğim dönemde iyi filmleri çıkmasından dolayı da olabilir, herhalde ondandır. Kadın oyuncu olarak Rachel McAdams. O da bu arada şey değil en iyi oyuncu olduğunu düşündüğümden değil sadece kendi sevdiğim oyuncu olduğundan söylüyorum. Biraz da şeyden kaynaklanıyor biraz şey gibi düşünebiliriz bunu “celebrity crush” derler ya Tom Cruise ve Rachel McAdams ile aramda öyle bir şey var.”
Bir filmi yorumlamak için nasıl bir donanım gerekir?
Berk Gün: “Kendine ne dediğine bağlı hiçbir şey demezsen ben buyum demezsen herkes yorumlar. Yani bunun bir şeyi yok sen yorumlayamazsın sen yorumlarsın diye bir şey yok. Ama kendine dediğin önemli burada. Şimdi ben kendime hiçbir zaman sinema eleştirmeni demedim. İnsanlar söyledi bunu dolayısıyla teknik olarak bir altyapım olması gerekmiyor. Buna rağmen ben dedim ki yeterli değilim bunun için bir sürü insan izliyor beni, gittim yurt dışından bir eğitim aldım temel Güzel Sanatlar eğitimim vardı üniversite dolayısıyla bıraktığım birçok üniversiteden birinde. O yüzden ben kendimi rahat hissetmek amacıyla bu eğitimleri aldım. Yoksa aslında temel anlamda ben hiçbir şey gerektiğini düşünmüyorum çünkü sinema şey değil çok belli net kurallar içinde anlatılabilecek bir şey olduğunu düşünmüyorum. Bu yüzden bir filme puan verirken de çok düşünüyorum. Çünkü herkesin farklı bir stili var herkesin amaçladığı şey farklı bir filmi yaparken. Yani sallıyorum bir bağımsız film yaparsınız. O yüzden ben bir şeye ihtiyacınız olduğunu düşünmüyorum. Tabii kendinizi geliştirmek için yapabileceğiniz şeyler var temel teknikleri öğrenebilirsiniz, yönetmenlerin genelde kullandığı belli açılar vardır. Açılar bir şey ifade etmek için kullanılır genelde bunlar öğrenilebilir. Başta da dediğim gibi tekrar tekrar söylediğim gibi genelde bir şeye ihtiyacınız yok sadece sinemayı sevmeyi ihtiyacınız var.”
Filmini yorumlamak için merakla beklediğiniz bir yönetmen var mı?
Berk Gün: “Evet, vardı eskiden Guy Ritchie filmlerini çok merak ediyordum. Sinemaya bu kadar ilgi duymamın sebeplerinden biri Guy Ritchie. Lock, Stock and Two Smoking Barrels ve Snatch filmini ve Wild Strawberries. Çok alakasız bir film tabii Guy Ritchie filmi değil Wild Strawberries. Bu isimler benim aslında sinemaya ilgi duymamızı sağlayan filmler Guy Ritchie filmleri. Ama son zamanlarda çok da merak ettiğim söylenemez son zamanlarda yaptığı işler pek hoşuma gitmedi açıkçası.”
Sizce bir filmi veya diziyi iyi eleştirebilmek için bakış açısı mı daha önemli yoksa filmi eleştirebilecek kadar bilgi birikimi mi?
Berk Gün: “Bence çok fazla film izlemiş olmak. Yani ben her şeyin bir kas hareketi olduğunu düşünüyorum. Siz o kası ne kadar eğitirseniz o beyninizin gücünü eğitirseniz, daha iyi fikir sahibi olabileceğinizi düşünüyorum. Bu hiçbir zaman her şey göreceli olduğunu düşündüğümden. Hiçbir zaman mükemmel bir eleştirmen ya falan diyebileceğimiz bir şey olamaz. Belki detayları bazısı daha az biliyor olabilir. Belki arada temel küçük farklılıklar da olabilir. Ben temelde küçük farklılıklar olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla çok fazla izlemek gerekiyor.”
Bir film setine bir günlüğüne gidebilme fırsatı yakalasanız bu hangisi olurdu?
Berk Gün: “Eskiden olsaydı Star Wars derdim. Hala Star Wars diyebilirim ama artık Star Wars’da çok fazla alan olarak kullanılmaya başladı. Eski filmlerin kamera arkası sahnelerini görmüşsünüzdür, gidip atıyorum karda çekiliyorsa gerçekten karlı bir yerde çekilirdi. Ama son dönemde o da yalan olduğu için sadece bir odanın içinde, dört tarafı ekranlar ile çevrili bir odanın içinde çok gerçekçi bir görüntü elde edebiliyorsun artık ondan dolayı. Çok net söyleyeyim uzun zamandır hayranlığım olduğu için bir Guy Ritchie filmini görmek isterdim.”
Birkaç gün önce Black Widow filmine gitmişsiniz, film sizce nasıldı beklentinizi karşıladı mı?
Berk Gün: “Beklentimi karşılamadı. Bunun sebebi filmin çoğu zaman tam kendisi değil. Çoğu zaman bizim film üzerine kurduğumuz beklenti. Sonuçta bu filmin yapılacağı kaç senedir söyleniyor, yani Kaptan Amerika The Winter Soldier’dan önce söylenmeye başladı. Bayağı bir zaman geçti. Dolayısıyla bu film üzerine, oha çok iyi olacak galiba beklentisi oluyor. Bir de şeyi açıklamışlardı, çok iyi bir fikrimiz var böyle bir fikir kimsenin aklına gelmez, diye açıklamışlardı. O yüzden biraz hayal kırıklığına uğramış olabilirim filmin kendisinden diyebilirim.”
Bir film yönetmeni olsanız ilk yapacağınız filmin konusu nasıl olurdu?
Berk Gün: “Yönetmenlik bana göre bir iş değil, denedim ve başarısız oldum. Başarısız olmamın sebebi de insan yönetimi konusunda özellikle, yaratıcı insan yönetimi konusunda pek iyi değilim. Yani kendi işimi yönetebiliyorum, video yapıyorsak yönetebiliyorum ama film setindeki insanlarla nedense o şeyi kuramadım o bağlantıyı. Belki de bu Youtuber diye düşündüklerinden saygı eksikliğinden kaynaklı da olabilir. Ama ben eğer yaparsak bir şey sinema veya televizyon için yapımcı olarak “yaratıcı yapımcı olarak” dahil olmak isterim açıkçası. Birkaç fikir var eğer yapılabilirse. Bir tanesi çok yüksek bütçeli olduğu için çok zor. Diğer mini dizi. Onlar olursa olur. Hatta o dizinin ilk bölümünün senaryosu da hazır yani sadece at kafadan bir film değil.”
2000’li yıllara kadar eleştiriler gazete ve dergilerde yazılıyordu. Şu an ise internet üzerinden yürütülüyor genelde. Bu durumun avantajı veya dezavantajı var mıdır?
Berk Gün: “Fazla insana ulaşıyorsun yani internet sitelerini söyleyemem haber sitelerini. Hangi yazarın kaç okuduğunu biliyorum sinema eleştirmenlerinden. İnternet sitelerinden artık bir şekilde ulaşamıyorsunuz insanlara. Bu rakamları gördüğüm için çok okunduğunu diye düşündüğüm bir sinema eleştirmeninin artık çok okunmadığını bildiğim için. Bu internetin gelişmesi daha çok video içeriklerinin daha öne çıkması ile daha fazla insana ulaşma şansı elde ediyorsunuz, çok avantajlı bir durum eskiye göre. Tabi bir yandan da içerik değişmek zorunda kalıyor. Mesela bir Türkiye genelinden bahsediyorum. Herkesten bahsetmiyorum ilk önce belirtmek istiyorum. Türkiye’de genelde sinema eleştirmeniyim diyen insanlar, kendileri filmlerin özetini yapıp, 2 cümle ile şöyle oldu, böyle oldu, ben bu filmi beğendim filan diye bir özet yaparak sinema eleştirisi yazıyorlar. Yani sonuçta sen video yapmaya başlıyorsun, videoda böyle yapamazsın. Yani şöyle oldu, böyle oldu, ben filmi beğendim arkadaşlar, hadi görüşürüz falan dersen eğer aşağıya küfür gelir. Daha fazla şeyden bahsetmek zorundasın yani oyunculardan bahsetmek zorundasın, hikâyenin nasıl anlatıldığı nasıl anlatılmadığından detaylı bahsetmek zorundasın. Bu belki bazı sinema eleştirmenlerine göre teknik detaylar bilmeden yapılan bir şey olabilir. Lakin eskiye göre daha zorlaştığını düşünüyorum açıkçası. Twitter’ı olan herkes aslında bir film eleştirmeni. Senin farkın ne insanlara onu göstermek gerekiyor. Bugün insanlara gidip Oscar tahmini yapsan zaten 25 tane varsa 20’sinde tutturursun. Sinema eleştirmeni olarak senin farkın ne? senin farkın şu olmalı neden kazanıyor anlatmalısın insanlara.”
Bir filmin senaryosunu filmin yarısından itibaren değiştirecek olsaydınız bu hangi film olurdu ve nasıl değiştirirdiniz?
Berk Gün: “Star Wars 9 olurdu herhalde. Şimdi Star Wars’ın ilk üçlemesi ilginç bir deneyimdi benim için. İkinci üçlemesini sinemada izleme şansım olmuştu. Dolayısıyla kötü bir tecrübeydi. İlk üçlemeden sonra bir hayal kırıklığı silsilesi olarak devam ediyordu. Star Wars 7 ’de bu açıdan ilginç bir deneyimdi daha iyi bir şey olabilir hissi yaratmıştı.”
Hayalinizdeki akşam yemeğine üç oyuncu davet etme hakkınız var. Bunlar kim olurdu?
Berk Gün: “Yemeğe davet olduğundan sıkıcı birini değilde, mesela Zoom görüşmesine davet etsem bilgi bileceğim öğrenebileceğim insanları seçerim ama yemeğe gideceksem makara yapıp eğlenebileceğim insanları seçerim Tom Holland’ı seçerdim. Jennifer Lawrence seçerdim onu çok iyi içtiğini duymuştum. Bir de makara yapmak için Tom Cruise seçerdim.”
Covid-19 nedeniyle tüketim alışkanlıkları değişti. Artık insanların hayatlarının merkezi dijital medyaya döndü. Sizce bu duruma, sinema sektörünün kendini toparlaması olumsuz yönde etkilenir mi?
Berk Gün: “Olumsuz yönde etkilemekten öte biraz insanların bir şeyden beklentisi değişti gibi geliyor bana. Örneğin Netflix çıktığında Netflix’ten insanların House Of Cards gibi bir dizi yapması beklentisi vardı. Şimdi YouTube’da daha iyisini bulabileceğin içerikler geliyor Netflix’e ve insanlar buna tamam diyor. İçerik üretmenin, dizi üretmenin, filmi üretmenin maliyetinin düşmesi hem de insanların evde içerik tüketmeye alışması… Gerçi şimdi henüz resmi olarak açıklanmadı ama Black Widow’un acayip rekorlar kırdığı söyleniyor Disney Plus’da. Hem sinemada izlendi hem de Disney Plus’da. Çocuklu ailelerin televizyon içeriğini daha fazla tercih edeceğini düşünüyorum.”
Sizce görsel efekt kullanımı oyuncuların role girmesine daha etkili oluyor mu?
Berk Gün: “Görsel efektler geldiğinde oyuncular illaki sorun yaşıyordur. Ama son yıllarda Virtual Set çıktı, The Mandalorıan filminde kullanılan. Dört tarafı ekranlarla çevrili setler kuruyorlar bu setlerde kabaca dizide filmde neler görünüyorsa onu yansıtıyorlar ekranlara. Dolayısıyla bu da hem post-prodüksiyonunda işi kolaylaştırıyor.”
Hayatınız bir film olsaydı konusu ne olurdu?
Berk Gün: “İnsanın dram diyesi geliyor. Jim Carrey olabilir. Sürekli başına bir şey geldiği bir film vardı. Gerçi her filminde başına bir şey geliyor. Filmin ismini hatırlamıyorum ama bir Jim Carrey filmi olurdu.”
Daha önce bir filmi sadece bir sahnesi için tekrar tekrar izlediniz mi?
Berk Gün: “Ben filmleri genelde müzikleri için tekrar tekrar açıp izliyorum. Bir ses efekti için açıp izliyorum. Infinity War’ın sonlarına doğru Thor’un geldiği bir sahne var o sahnede bir efekt oluyor bunu ses sisteminde dinlerseniz inanılmaz gerçekten. İyi bir televizyonunuz varsa inanılmaz ve etki yaratıyor mesela onun için izliyorum. Tekrar tekrar izlediğim ağlamak istiyorsam, ben ağlayamam normalde Click diye bir komedi filmi var spoiler olacak ama gerçi eski bir film, sonunda karakterin öldüğü bir sahne var. O sahneyi açıp izliyorum ağlamak istiyorsan.”